Ali Erbaş ‘günaydın’ da geri adım attı: bu biçimde bir kelamım asla olmamıştır
Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş, geçen hafta yaptığı açıklamada, “günaydın” ve “tünaydın” tabirlerini, “Cahiliye periyodu adeti” olarak nitelendirmişti. Ali Erbaş’ın bu tabirlerinden daha sonra toplumsal medyada yansılar yükseldi. Reaksiyonların akabinde Hürriyet muharriri Ahmet Hakan’a bir bildiri gönderen Ali Erbaş, bu istikametteki açıklamalarını reddetti. “Bunun haricinde hiç bir yerde ‘Günaydın demek cahiliye adetidir’ ya da ‘Günaydın demeyiniz’ üzere bir kelamım asla olmamıştır” argümanında bulunan Erbaş, “Kaldı ki ben de vakit zaman birebir hitap biçimini kullanıyorum” dedi.
Erbaş’ın iletisinin tamamı şöyleki:
Merhaba Ahmet Hakan Beyefendi.
Güzelsinizdir inşallah.
2015 yılında Yeni Şafak Gazetesi’nde yazdığım ramazan köşe yazılarından birinin başlığı ‘Aranızda Selamı Yayınız’ idi.
Selamın tarihini anlatırken cahiliye devrindeki selamlaşma adetinden Peygamberimizin selam tavsiyesine geçiş sürecini tabir etmiştim.
Mevzunun anlaşılması için günümüzden örnek vermiştim.
Rastgele bir yerme niyetim asla olmamıştır.
Ekte köşe yazımı gönderiyorum.
Bunun haricinde hiç bir yerde ‘Günaydın demek cahiliye adetidir’ ya da ‘Günaydın demeyiniz’ üzere bir kelamım asla olmamıştır.
Kaldı ki ben de vakit zaman tıpkı hitap formunu kullanıyorum.
6 sene evvelki bir yazıdan zorlama yaparak bu biçimde bir kanaate ulaşmak ve güya ‘Günaydın demeyin’ demişim üzere algı oluşturmak büyük haksızlıktır.
Bugünkü yazınızdan dolayı üzüldüğümü tabir edeyim.
Size hürmet duyuyorum ve gerekli düzeltmeyi yapmanızı bekliyorum.
Allah’a emanet olunuz.
Prof. Dr. Ali Erbaş
Diyanet İşleri Başkanı”
ALİ ERBAŞ O YAZIDA NE DEMİŞTİ?
Erbaş’ın, kamu kaynaklarıyla baskısı yapılan Ramazan Günlükleri isimli kitabında, “Cahiliye devrinde birinin meskenine vardıkları vakit mahremiyete hürmet göstermez, ‘Sabahınız hayat olsun’ üzere kelamlar söylerlerdi. Bizde kimi kimselerin kullandığı, ‘Günaydın, tünaydın’ tabirlerine emsal sözlerdi bunlar” yorumunda bulunduğu öğrenildi.
Ali Erbaş, kitabın, “Aranızda Selamı Yayınız” başlıklı kısmında, günümüzdeki selamlaşma biçimleri ile eski periyottaki selamlaşma biçimleri karşılaştırıldı.
Yazıda, cahiliye devrinde birinin meskenine girildiğinde mahremiyete hürmet gösterilmediğini belirten Erbaş, cahiliye periyodundaki insanların, “Dünya ve ahiret saadetini temenni etmek olan selamı bilmediklerini” savundu. Cahiliye devrinde selamlaşmak hedefiyle “Akşamınız hayat olsun” ve “Aydın olsun” üzere kelamların kullanıldığını anlatan Erbaş, “Bu tabirler, bizde birtakım kimselerin kullandığı, ‘Günaydın’ ve ‘Tünaydın’ benzerdir” dedi.
Yazısının devamında, selam vermekle ilgili ayetlerin akabinde Müslümanların artık dua etme hedefli selamlaştığını belirten Erbaş, şunları kaydetti:
“İnsanın diğerleri için dilediği dünya ve ahiret memnunluğunu kendi ailesinden esirgemesi gerçek değil, hatta daha da kıymetlidir. Temelinde ayete bakılırsa, (Alıntı yaptığı ayete atıf yaparak) meskende kimse olmasa bile giren kimsenin kendi kendine selam vermesi gerekir. Bu durumda verilecek selamın tıpkı namazın tahhiyatında olduğu üzere, ‘Essalamü aleyna ve ala ibadillahissalihin’ halinde olması gerektiği belirtilmektedir.”
Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş, geçen hafta yaptığı açıklamada, “günaydın” ve “tünaydın” tabirlerini, “Cahiliye periyodu adeti” olarak nitelendirmişti. Ali Erbaş’ın bu tabirlerinden daha sonra toplumsal medyada yansılar yükseldi. Reaksiyonların akabinde Hürriyet muharriri Ahmet Hakan’a bir bildiri gönderen Ali Erbaş, bu istikametteki açıklamalarını reddetti. “Bunun haricinde hiç bir yerde ‘Günaydın demek cahiliye adetidir’ ya da ‘Günaydın demeyiniz’ üzere bir kelamım asla olmamıştır” argümanında bulunan Erbaş, “Kaldı ki ben de vakit zaman birebir hitap biçimini kullanıyorum” dedi.
Erbaş’ın iletisinin tamamı şöyleki:
Merhaba Ahmet Hakan Beyefendi.
Güzelsinizdir inşallah.
2015 yılında Yeni Şafak Gazetesi’nde yazdığım ramazan köşe yazılarından birinin başlığı ‘Aranızda Selamı Yayınız’ idi.
Selamın tarihini anlatırken cahiliye devrindeki selamlaşma adetinden Peygamberimizin selam tavsiyesine geçiş sürecini tabir etmiştim.
Mevzunun anlaşılması için günümüzden örnek vermiştim.
Rastgele bir yerme niyetim asla olmamıştır.
Ekte köşe yazımı gönderiyorum.
Bunun haricinde hiç bir yerde ‘Günaydın demek cahiliye adetidir’ ya da ‘Günaydın demeyiniz’ üzere bir kelamım asla olmamıştır.
Kaldı ki ben de vakit zaman tıpkı hitap formunu kullanıyorum.
6 sene evvelki bir yazıdan zorlama yaparak bu biçimde bir kanaate ulaşmak ve güya ‘Günaydın demeyin’ demişim üzere algı oluşturmak büyük haksızlıktır.
Bugünkü yazınızdan dolayı üzüldüğümü tabir edeyim.
Size hürmet duyuyorum ve gerekli düzeltmeyi yapmanızı bekliyorum.
Allah’a emanet olunuz.
Prof. Dr. Ali Erbaş
Diyanet İşleri Başkanı”
ALİ ERBAŞ O YAZIDA NE DEMİŞTİ?
Erbaş’ın, kamu kaynaklarıyla baskısı yapılan Ramazan Günlükleri isimli kitabında, “Cahiliye devrinde birinin meskenine vardıkları vakit mahremiyete hürmet göstermez, ‘Sabahınız hayat olsun’ üzere kelamlar söylerlerdi. Bizde kimi kimselerin kullandığı, ‘Günaydın, tünaydın’ tabirlerine emsal sözlerdi bunlar” yorumunda bulunduğu öğrenildi.
Ali Erbaş, kitabın, “Aranızda Selamı Yayınız” başlıklı kısmında, günümüzdeki selamlaşma biçimleri ile eski periyottaki selamlaşma biçimleri karşılaştırıldı.
Yazıda, cahiliye devrinde birinin meskenine girildiğinde mahremiyete hürmet gösterilmediğini belirten Erbaş, cahiliye periyodundaki insanların, “Dünya ve ahiret saadetini temenni etmek olan selamı bilmediklerini” savundu. Cahiliye devrinde selamlaşmak hedefiyle “Akşamınız hayat olsun” ve “Aydın olsun” üzere kelamların kullanıldığını anlatan Erbaş, “Bu tabirler, bizde birtakım kimselerin kullandığı, ‘Günaydın’ ve ‘Tünaydın’ benzerdir” dedi.
Yazısının devamında, selam vermekle ilgili ayetlerin akabinde Müslümanların artık dua etme hedefli selamlaştığını belirten Erbaş, şunları kaydetti:
“İnsanın diğerleri için dilediği dünya ve ahiret memnunluğunu kendi ailesinden esirgemesi gerçek değil, hatta daha da kıymetlidir. Temelinde ayete bakılırsa, (Alıntı yaptığı ayete atıf yaparak) meskende kimse olmasa bile giren kimsenin kendi kendine selam vermesi gerekir. Bu durumda verilecek selamın tıpkı namazın tahhiyatında olduğu üzere, ‘Essalamü aleyna ve ala ibadillahissalihin’ halinde olması gerektiği belirtilmektedir.”