“Hayat bir gün, o da bugün” fikri biraz havada kalsa da, “anı yakalamak” ve vakit kiplerinin ötesinde yaşamayı öğrenmek gereklidir.
Fizikî olarak şimdiki vakitte olsakta maalesef ki mental olarak başka vakit içindera da geçiş yapıyoruz. Hatta oralarda takılı kaldığımız bile oluyor. Lakin hayat ne yazık ki durmuyor…
Ne geçmiş, ne gelecek; yaşanan tek an, şu andır.
Carpe Diem ideolojisi, her daim vefat gerçeğinin farkında olarak vaktin kıymetini bilenlerin ve anı yaşamaya itina gösterenlerin ideolojisi olarak da tanımlanabilir.
Günümüzde yaygın olan Carpe Diem algısı birçok vakit asıl manasından uzaklaşmış ve adeta bir boş vermişlik olarak yorumlanmıştır. Ancak anlatılmak istenen, geleceği görmezden gelmemek, yarın için bugünden düşünerek harekete geçmek ve yaşanılan anı pahalı kılmaktır.
Pekala bu ideolojiyi ömrümüze nasıl konumlandırabiliriz? Anı yaşamak için neler yapmak gerekir? İşte anda kalmanın 8 püf noktası…
ŞUANA ODAKLANIN
Şu anın farkında olmak gerilimi azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kan basıncını düşürür. bununla birlikte kendini daha inançta hissedip, kendine olan inancın artmasını sağlarsın.
Yediğin yemek, içtiğin kahve, çalışmak, tatlı yemek, yürüyüş yapmak, spor yapmak, alışveriş yapmak yahut şu an yaptığın her ne ise o anın tadını çıkarmak, keyif almak zihninde birfazlaca olumlu hissin ortaya çıkmasını sağlar.
GEÇMİŞİN TARTISINDAN KURTULUN
Geçmiş, çabucak hemen sindiremediğiniz acı dolu olaylardan oluşabilir. Bir kaza, bir zelzele, sevdiğimiz birinin vefatı yahut ani bir ayrılık gibi travmalar, hayatı dehşet süzgecinden görmemizi sağlar.
Her durumda, senaryonun kendini tekrar edeceğinden korktuğumuz için sıkıntı bir periyodu bir daha yaşama ihtimali, bizi korkutur. Fakat hayat her vakit kaygılarımız doğrultusunda gitmez, her vakit sürpriz doldur. Bu hislerden uzaklaşmak, dakikalarınızdan tat almaya katkı sağlayacaktır.
SPONTANE YAŞAMAKTAN ÇEKİNMEYİN
İçinden gelen bir şeyi, yalnızca sen istediğin için yaptığında bu sana olağanüstü hissettirir. Spontane bir şey yapmak yahut rastgele bir aksiyonda bulunmak o an ortasında seni harekete geçiren özverili davranışlardan bir adedidir
MÜKEMMELLİYETÇİLİĞİ RAFA KALDIRIN
Hayat, her vakit dört dörtlük imkanlar sunmaz. Her ihtimal yüzde yüz gerçekleşmese de kendinizi memnun etmeyi bilin. Elinizdeki imkanları kabullenerek yolunuza devam edin. Takılı kalmak hem vaktinizi çalacak, birebir vakitte zihninizi yoracaktır. Unutmayın, hayatta her şey olabilir.
SANAL DÜNYAYA KAPILMAYIN
Akıllı telefonlara gömülmek, günümüzün sorunu. Sohbeti unutup sanal alemlere daldığımız anlar, aslında ister istemez toplumsal bağlantılarımızı zedeliyor. Devamında ise yalnızlık, telaş, gerilim üzere hisler peş peşe geliyor. Telefonlarınızdan uzak vakit geçirmeyi deneyin. ömrünüzü şarjınız doğrultusunda değil, istekleriniz doğrultusunda ilerlesin.
GELECEK İÇİN SABIRSIZLANMAYIN
Gelecek, aslına bakarsanız gelecek… Geçmişi ardınızda bırakırken tabi ki en düzgün seçenek geleceğe odaklanmak. Lakin dert dolu fikirlerle hayal ettiğiniz bir gelecek yerine sakin ve umut dolu hislerle yaklaşmalısınız.
NİYETLERİNİZİ TAKINTILAŞTIRMAYIN
Her saniye aklımızdan sayısız niyetler geçer. Kimi geçer de, kimisine takılır kalırız. İşte bu noktada, kendi fikirlerinizi içizinde takıntı haline getirmeyin. En kötüsünü düşünerek kötüyü çağırmak yerine müspet kalmaya ihtimam gösterin.
KENDİNİZİ DİNLEYİN
Asıl mutluluğun ve ışığın içinizde olduğunu unutmadan, kendi sesinize her daim kulak verin…
Fizikî olarak şimdiki vakitte olsakta maalesef ki mental olarak başka vakit içindera da geçiş yapıyoruz. Hatta oralarda takılı kaldığımız bile oluyor. Lakin hayat ne yazık ki durmuyor…
Ne geçmiş, ne gelecek; yaşanan tek an, şu andır.
Carpe Diem ideolojisi, her daim vefat gerçeğinin farkında olarak vaktin kıymetini bilenlerin ve anı yaşamaya itina gösterenlerin ideolojisi olarak da tanımlanabilir.
Günümüzde yaygın olan Carpe Diem algısı birçok vakit asıl manasından uzaklaşmış ve adeta bir boş vermişlik olarak yorumlanmıştır. Ancak anlatılmak istenen, geleceği görmezden gelmemek, yarın için bugünden düşünerek harekete geçmek ve yaşanılan anı pahalı kılmaktır.
Pekala bu ideolojiyi ömrümüze nasıl konumlandırabiliriz? Anı yaşamak için neler yapmak gerekir? İşte anda kalmanın 8 püf noktası…
ŞUANA ODAKLANIN
Şu anın farkında olmak gerilimi azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kan basıncını düşürür. bununla birlikte kendini daha inançta hissedip, kendine olan inancın artmasını sağlarsın.
Yediğin yemek, içtiğin kahve, çalışmak, tatlı yemek, yürüyüş yapmak, spor yapmak, alışveriş yapmak yahut şu an yaptığın her ne ise o anın tadını çıkarmak, keyif almak zihninde birfazlaca olumlu hissin ortaya çıkmasını sağlar.
GEÇMİŞİN TARTISINDAN KURTULUN
Geçmiş, çabucak hemen sindiremediğiniz acı dolu olaylardan oluşabilir. Bir kaza, bir zelzele, sevdiğimiz birinin vefatı yahut ani bir ayrılık gibi travmalar, hayatı dehşet süzgecinden görmemizi sağlar.
Her durumda, senaryonun kendini tekrar edeceğinden korktuğumuz için sıkıntı bir periyodu bir daha yaşama ihtimali, bizi korkutur. Fakat hayat her vakit kaygılarımız doğrultusunda gitmez, her vakit sürpriz doldur. Bu hislerden uzaklaşmak, dakikalarınızdan tat almaya katkı sağlayacaktır.
SPONTANE YAŞAMAKTAN ÇEKİNMEYİN
İçinden gelen bir şeyi, yalnızca sen istediğin için yaptığında bu sana olağanüstü hissettirir. Spontane bir şey yapmak yahut rastgele bir aksiyonda bulunmak o an ortasında seni harekete geçiren özverili davranışlardan bir adedidir
MÜKEMMELLİYETÇİLİĞİ RAFA KALDIRIN
Hayat, her vakit dört dörtlük imkanlar sunmaz. Her ihtimal yüzde yüz gerçekleşmese de kendinizi memnun etmeyi bilin. Elinizdeki imkanları kabullenerek yolunuza devam edin. Takılı kalmak hem vaktinizi çalacak, birebir vakitte zihninizi yoracaktır. Unutmayın, hayatta her şey olabilir.
SANAL DÜNYAYA KAPILMAYIN
Akıllı telefonlara gömülmek, günümüzün sorunu. Sohbeti unutup sanal alemlere daldığımız anlar, aslında ister istemez toplumsal bağlantılarımızı zedeliyor. Devamında ise yalnızlık, telaş, gerilim üzere hisler peş peşe geliyor. Telefonlarınızdan uzak vakit geçirmeyi deneyin. ömrünüzü şarjınız doğrultusunda değil, istekleriniz doğrultusunda ilerlesin.
GELECEK İÇİN SABIRSIZLANMAYIN
Gelecek, aslına bakarsanız gelecek… Geçmişi ardınızda bırakırken tabi ki en düzgün seçenek geleceğe odaklanmak. Lakin dert dolu fikirlerle hayal ettiğiniz bir gelecek yerine sakin ve umut dolu hislerle yaklaşmalısınız.
NİYETLERİNİZİ TAKINTILAŞTIRMAYIN
Her saniye aklımızdan sayısız niyetler geçer. Kimi geçer de, kimisine takılır kalırız. İşte bu noktada, kendi fikirlerinizi içizinde takıntı haline getirmeyin. En kötüsünü düşünerek kötüyü çağırmak yerine müspet kalmaya ihtimam gösterin.
KENDİNİZİ DİNLEYİN
Asıl mutluluğun ve ışığın içinizde olduğunu unutmadan, kendi sesinize her daim kulak verin…