Bilimin gelişmesi ile birlikte insan ömrünün hastalıklar karşısında bundan evvelki jenerasyonlara oranla her ne kadar uzadığı söylense de hala daha ömrümüzü kısaltan birfazlaca faktör kelam konusu. Bilhassa fizyolojik manada sayısız hastalıklara niye olanların başında ise yeme alışkanlığımız geliyor. Olağan kurallarda insan ömrünün 120 yıl kadar olduğunu tabir eden Esenyurt Üniversitesi İç Hastalıkları Uzmanı ve öğretim üyesi Dr. Mehmet Hekimoğlu, yemeklerin az pişirilmesi gerektiğini söylemiş oldu.
“NE KADAR ÇİĞ, O KADAR SAĞLIKLI”
Dr. Mehmet Hekimoğlu, besinlerin içeriğinde bulunan hem şekerin birebir vakitte proteinin ısıya maruz kalmasıyla glikotoksin ölçüsü olan AGE’leri arttırdığını bu yüzden de böbreklerimiz tarafınca artık sindirilemeyecek boyuta geldiği noktada evvel hücrelerin daha sonra da tüm fizyolojik sistemin bozulduğunu vurguladı. AGE ölçüsünün artmasıyla bedenin daha da süratli yaşlandığını söyleyen Dr. Hekimoğlu, “Yemeklerimizi ne kadar çiğ tüketirsek bedenimize o kadar az AGE girer ve olası hastalıkların önüne geçerek daha uzun yaşarız.” dedi.
Hayvansal besinler, karbonhidratlı besinler ve hazır eserler AGE ölçüsünün en çok olduğu eserler. Anne sütündeki AGE oranının “0” olduğunu ve bu manada en ülkü ve en sağlıklı besin olduğunu tabir eden Hekimoğlu kelamlarına şöyleki devam etti; “Yemeklerimizi ne kadar fazla pişirirsek o kadar AGE ölçüsü artar ve hücreler bozulmaya başlıyor. Kanser hücrelerinden tutun da öteki bütün hastalıklara davetiye çıkaran sistem aslında bu sayede ortaya çıkıyor. Örneğin çiğ olarak alıp tüketeceğimiz etin glikotoksin ölçüsü 100 gramda 500 mg diyelim. Etin içeriğindeki şeker ve proteini aşikâr bir ısıya maruz bıraktığımızda hem tat olarak şekerleniyor birebir vakitte renk olarak o pembe et kahverengi hale dönüşüyor. Oradaki renk değişimi ve tadın artması AGE’lerin artmasına niye oluyor. Yani insan sıhhati için epeyce sıhhatsiz ve ziyanlı. AGE ölçüsünün artmış olması insan ömrünü kısaltıyor. İşin ortasında şeker, diyabet hastalığı olunca, bu sefer bu sıhhatsiz durum katlanarak artıyor. Tıpkı biçimde size nazaran yumurtalı bir kahvaltı fazlaca sağlıklı gelebilir. Lakin yumurtayı haftada ne kadar yediğin ve kaç dakika pişirdiğin de bir o kadar kıymetlidir. Yani pişirme, birinci derecede kıymetli bir faktördür.”
LİMON SIKMAK AGE ORANINI DÜŞÜRÜYOR
AGE ölçüsünü asgarî düzeyde tutmak için yemeklerin direk ateşe maruz bırakmadan (mangal vs) ve mümkün mertebe hayli az pişirilmesi gerektiğini de aktaran Hekimoğlu, “Genellikle taze besinleri vaktinde tüketmeliyiz. Besinlerin birazcık çiğ kalması fazlaca daha sağlıklıdır. Besinleri hazırlarken kesinlikle limondan ve sirkeden yaralanmalıyız. Bilhassa yemeklerin üzerine limon sıkmak AGE oranını düşürür.” dedi.
Glikotoksin yani AGE’lerin bedenimizde fazla olmasıyla ne üzere sıhhat meselelerin yaşanabileceğini de anlatan Hekimoğlu, diyabet hastalarında dikkat edilmemesi durumunda yaşlanmanın daha da hızlandığını hatırlattı. Hekimoğlu, “Normalde AGE’lerin yüzde 90’ı böbreklerle atılıyor. Geri kalan yüzde 10’un üçte biri bedende birikiyor. Lakin sen bedenine yeterli bakmayıp AGE ölçüsünü fazlaca daha fazla arttıran beslenme alışkanlığına devam ettiğin vakit bedenin yorulmaya başlıyor. Evvel böbrek işlevleri bozuluyor, diyabet de olduğumuz vakit tüm sistemlerimiz ziyan görüyor. Birebir bir domino taşı üzere tüm beden tek tek ziyan görmeye başlıyor. Hatta böbrek de belirli bir vakit geçtikten daha sonra bırakın o AGE’leri dışarı atmayı kendi AGE üretmeye başlıyor. O yüzden tüm sıhhatimiz elden gitmeden mutlaka beslenme alışkanlığımızı değiştirmeliyiz.” halinde konuştu.
Son olarak AGE ölçüsünün en değerli ögelerinden bir oburu olan ve toplum olarak epeyce fazla tükettiğimiz şekere de fazlaca dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Hekimoğlu, “Yapılan bir araştırmaya bakılırsa olağanda bir insanın bir yılda tüketmesi gereken şeker ölçüsü 2 kilo ancak Türk toplumu olarak bu tüketilen şeker ölçüsü kişi başı yılda 72 kilo. Rafine şekerden bağımsız olarak esasen yediğimiz şimdi her şeyde şeker var lakin üstüne biz de epeyce şekerli yemekler tüketen bir toplumuz. AGE ölçüsünü arttıran ve sağlıklı hücrelere pürüz olan şekeri de birebir biçimde en en az düzeye indirmeliyiz.” diyerek kelamlarını sonlandırdı.
“NE KADAR ÇİĞ, O KADAR SAĞLIKLI”
Dr. Mehmet Hekimoğlu, besinlerin içeriğinde bulunan hem şekerin birebir vakitte proteinin ısıya maruz kalmasıyla glikotoksin ölçüsü olan AGE’leri arttırdığını bu yüzden de böbreklerimiz tarafınca artık sindirilemeyecek boyuta geldiği noktada evvel hücrelerin daha sonra da tüm fizyolojik sistemin bozulduğunu vurguladı. AGE ölçüsünün artmasıyla bedenin daha da süratli yaşlandığını söyleyen Dr. Hekimoğlu, “Yemeklerimizi ne kadar çiğ tüketirsek bedenimize o kadar az AGE girer ve olası hastalıkların önüne geçerek daha uzun yaşarız.” dedi.
Hayvansal besinler, karbonhidratlı besinler ve hazır eserler AGE ölçüsünün en çok olduğu eserler. Anne sütündeki AGE oranının “0” olduğunu ve bu manada en ülkü ve en sağlıklı besin olduğunu tabir eden Hekimoğlu kelamlarına şöyleki devam etti; “Yemeklerimizi ne kadar fazla pişirirsek o kadar AGE ölçüsü artar ve hücreler bozulmaya başlıyor. Kanser hücrelerinden tutun da öteki bütün hastalıklara davetiye çıkaran sistem aslında bu sayede ortaya çıkıyor. Örneğin çiğ olarak alıp tüketeceğimiz etin glikotoksin ölçüsü 100 gramda 500 mg diyelim. Etin içeriğindeki şeker ve proteini aşikâr bir ısıya maruz bıraktığımızda hem tat olarak şekerleniyor birebir vakitte renk olarak o pembe et kahverengi hale dönüşüyor. Oradaki renk değişimi ve tadın artması AGE’lerin artmasına niye oluyor. Yani insan sıhhati için epeyce sıhhatsiz ve ziyanlı. AGE ölçüsünün artmış olması insan ömrünü kısaltıyor. İşin ortasında şeker, diyabet hastalığı olunca, bu sefer bu sıhhatsiz durum katlanarak artıyor. Tıpkı biçimde size nazaran yumurtalı bir kahvaltı fazlaca sağlıklı gelebilir. Lakin yumurtayı haftada ne kadar yediğin ve kaç dakika pişirdiğin de bir o kadar kıymetlidir. Yani pişirme, birinci derecede kıymetli bir faktördür.”
LİMON SIKMAK AGE ORANINI DÜŞÜRÜYOR
AGE ölçüsünü asgarî düzeyde tutmak için yemeklerin direk ateşe maruz bırakmadan (mangal vs) ve mümkün mertebe hayli az pişirilmesi gerektiğini de aktaran Hekimoğlu, “Genellikle taze besinleri vaktinde tüketmeliyiz. Besinlerin birazcık çiğ kalması fazlaca daha sağlıklıdır. Besinleri hazırlarken kesinlikle limondan ve sirkeden yaralanmalıyız. Bilhassa yemeklerin üzerine limon sıkmak AGE oranını düşürür.” dedi.
Glikotoksin yani AGE’lerin bedenimizde fazla olmasıyla ne üzere sıhhat meselelerin yaşanabileceğini de anlatan Hekimoğlu, diyabet hastalarında dikkat edilmemesi durumunda yaşlanmanın daha da hızlandığını hatırlattı. Hekimoğlu, “Normalde AGE’lerin yüzde 90’ı böbreklerle atılıyor. Geri kalan yüzde 10’un üçte biri bedende birikiyor. Lakin sen bedenine yeterli bakmayıp AGE ölçüsünü fazlaca daha fazla arttıran beslenme alışkanlığına devam ettiğin vakit bedenin yorulmaya başlıyor. Evvel böbrek işlevleri bozuluyor, diyabet de olduğumuz vakit tüm sistemlerimiz ziyan görüyor. Birebir bir domino taşı üzere tüm beden tek tek ziyan görmeye başlıyor. Hatta böbrek de belirli bir vakit geçtikten daha sonra bırakın o AGE’leri dışarı atmayı kendi AGE üretmeye başlıyor. O yüzden tüm sıhhatimiz elden gitmeden mutlaka beslenme alışkanlığımızı değiştirmeliyiz.” halinde konuştu.
Son olarak AGE ölçüsünün en değerli ögelerinden bir oburu olan ve toplum olarak epeyce fazla tükettiğimiz şekere de fazlaca dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Hekimoğlu, “Yapılan bir araştırmaya bakılırsa olağanda bir insanın bir yılda tüketmesi gereken şeker ölçüsü 2 kilo ancak Türk toplumu olarak bu tüketilen şeker ölçüsü kişi başı yılda 72 kilo. Rafine şekerden bağımsız olarak esasen yediğimiz şimdi her şeyde şeker var lakin üstüne biz de epeyce şekerli yemekler tüketen bir toplumuz. AGE ölçüsünü arttıran ve sağlıklı hücrelere pürüz olan şekeri de birebir biçimde en en az düzeye indirmeliyiz.” diyerek kelamlarını sonlandırdı.