Gülen cemaati mensuplarının ibretlik hali: Listeler daima sızar
İşte Ahmet Taşgetiren’in o yazısı:
Evvelden Sovyet hakimiyeti altında olup da bir biçimde Türkiye’ye göç etmiş olanlar ellerinde “Bizi görün ibret alın” biçiminde pankartlar taşıyarak şov yaparlardı.
Şimdilerde eski Gülen cemaati mensupları “Bizi görün ibret alın” diye sokaklara çıksalar yeri.
Kılıçlarının her tarafının kestiği günleri düşünün bir, örneğin, Emniyet’teki – Yargı’daki fevkalâde yavuz (!) elemanları ve alışılmış iktidarın takviyesi yardımıyla Ergenekon – Balyoz davalarının fırtına üzere estiği, kimsenin “Ne oluyor, kurunun yanında yaş mı yanıyor?” diye sorgulamaya cüret edemediği, zira cunta – darbe belası ile boğuşmaya pürüz olma durumuna düşmekten çekindiği günleri…
Bu işler bu biçimde olurdu. Akıl almaz operasyonlar bu biçimde meşrulaşırdı.
15 Temmuz’un üzerinden 5 yıl geçti, daha evvelki gün tv’ler, Ankara’da “FETÖ’nün Jandarma örgütlenmesine yönelik” bir “Mahrem İmam” operasyonu gerçekleştiğini ve 98 kişinin yakalandığını bildiriyordu. Özel harekat polisleri ya da terörle çaba timleri, ellerinde kapı kıran aletlerle konutlara yöneliyor, “Yere yat, polis” diye sesleniyorlardı. Karanlıktı, şafak vakti miydi, gecenin bir yarısı mıydı?
Bu tıp operasyonlarda meskende kimin olduğuna bakılmaz, çoluk çocuk uyuyor mudur, nedir, hesap edilmez, ya içerde silahlı kümeler var ise…Ne de olsa bir terör operasyonudur!
Topla topla bitmiyor “FETÖ’cü teröristler.”
Evvelki gün Karar’da Figen Çalıkuşu’nun yazısında vardı: Mustafa Yeneroğlu bir araştırma yapmış, 15 Temmuz’dan bu yana 1 milyon 576 bin 566 şahsa “terör soruşturması” açılmış.
“Terör operasyonu” damgası vuruldu mu, kimsenin diyeceği bir şey olmuyor. Lakin 1 milyon 576 bin 566 kişinin “terör örgütü mensubu” diye damgalandığı bir Türkiye… Daha HDP’ye oy verdiği için “terörle iltisaklı” hale gelenler bu sayının ortasında olmamalı. Zira aslına bakarsan onlar 6 milyondan fazla.
Baksanıza, “topla topla bitmiyor” şu FETÖ’cü teröristler. Ne de olsa “kılcal damarlar”a sızmışlar.
Halbuki bunlardan KHK ile atılan 15 bin şahsa “yanlış süreç uygulandığı”nı açıklamış OHAL komitesi. Doğal bugünlerin olağanüstü koşullarındaki “cesaret gerektiren” araştırmalarıyla…
Yukarda “Gülen kümesinin iktidarın gölgesi altında kılıçlarının her tarafının kestiği günler”den kelam ettim. bu biçimde farklı cemaat mensuplarına “Ayağımızın altında dolaşma” derlermiş. Emniyet’te, Yargı’da gerçekleşen “FETÖ yapılanması”nın hiç kimse farkında değil miydi sanki? MİT’in nitekim 15 Temmuz gecesi dahil, olan bitenden haberi yok muydu? Yoksa herkes “İktidar bu biçimde istiyorsa bize ne?” anlayışına mı yatmıştı? O günlerin jargonuyla “Camia”, ele geçirme, sızma, takımlaşma, su akarken küpünü doldurma vs. her türlü “şehvet”in, ya da benim tabirimle “Grup nefsi”nin kışkırtması ile kimseyi gözü görmeden operasyon yürütüyordu.
Bu iş bu biçimde olur. Gözünüz görmez. Size alan açılır ve “Yürü ya kulum” dendiğini, “çağın aslına bakarsan sizi beklediğini” farz ederek tırmanırsınız. “Altın kuşak sizsinizdir” daha sonra bir gün gelir, ne olur, medyadan bir vatandaşın sözüyle “tavuk tarda sayılır” ve maksat alanına girersiniz.
Listeler, listeler çözülür. 5 yılda operasyonlar bitmez. Konut ablaları, mesken ağabeyleri, polistekiler, jandarmadakiler, yardım derneğindekiler, bankaya para yatıranlar vs… Listeler, listeler, listeler. Güya listeler tam da bu biçimde operasyonlarda kolay kolay toplanabilsinler diye hazırlanmıştır.
“Bizi görün ibret alın!” diye kime sesleniyor bir vaktin Cemaat – Topluluk mensupları sanki?
15 Temmuz’dan az evvel mi, az daha sonra mı, örgütlenmeye başlayan arkadaşlara olmasın…
Listeler uçuşuyor ortalarda. Polise girecekler, Kaymakam olacaklar, Yargıya girecekler…. bu biçimde gidiyor listeler.
Bakın bu listeler içerden “sızdırılmış.” Daima sızdırılır bu listeler, hatta evre değişirse, “itirafçılık”lar devreye girer. “Kendini kurtaracaksan isim ver” denilir, “maklubeye birlikte kaşık salladığınız” şahısların isimleri verilir.
Vatandaşın birisi “Kimse yığılmadı TÜGVA’nın önüne korumak için” diye hayıflanmış. bu biçimde olur, bu biçimde vakit içinderda “Sarı inek hikayeleri” devreye girer.
İşin garip tarafı şu ki, kimse kimsenin başına gelenden ibret almaz. Kendi erkeklerinı bir adım öne geçirmek için “soru çalma”nın yasallaştırıldığı vakit içinderda, “Grup nefsi”nin çıldırttığı ortamlarda, her şey “dava – misyon adına” içe sindirilir.
1 milyon 576 bin 566 şahsa terör soruşturması. HDP’lilerin “potansiyel terörist” sayılması ya da “iltisaklı – irtibatlı” bir yerlere sayılması başka.
Beşerler birbirlerine bu biçimde vakit içinderda “TURGEV’e gir, TÜGVA’ya gir, KADEM’e gir” tavsiyelerinde bulunurlar. Tırmanmanın yolu oralardan geçer diye. Vaktiyle, “Cemaat – Camia” ile iltisaklı hale gelmenin tırmanma şeridine soktuğuna inanıldığı üzere. Koca koca iş adamları ile “Ananas” bağlantısı yaşanmadı mı?
Yazıyı fazlaca bilinen tarih, tekerrür, ibret alma…. Hatırlatması ile bitirelim en iyisi… Devletin “parsel parsel” hale geldiği durumlar hiç bir devlet için hayra alamet değildir arkadaşlar.
İşte Ahmet Taşgetiren’in o yazısı:
Evvelden Sovyet hakimiyeti altında olup da bir biçimde Türkiye’ye göç etmiş olanlar ellerinde “Bizi görün ibret alın” biçiminde pankartlar taşıyarak şov yaparlardı.
Şimdilerde eski Gülen cemaati mensupları “Bizi görün ibret alın” diye sokaklara çıksalar yeri.
Kılıçlarının her tarafının kestiği günleri düşünün bir, örneğin, Emniyet’teki – Yargı’daki fevkalâde yavuz (!) elemanları ve alışılmış iktidarın takviyesi yardımıyla Ergenekon – Balyoz davalarının fırtına üzere estiği, kimsenin “Ne oluyor, kurunun yanında yaş mı yanıyor?” diye sorgulamaya cüret edemediği, zira cunta – darbe belası ile boğuşmaya pürüz olma durumuna düşmekten çekindiği günleri…
Bu işler bu biçimde olurdu. Akıl almaz operasyonlar bu biçimde meşrulaşırdı.
15 Temmuz’un üzerinden 5 yıl geçti, daha evvelki gün tv’ler, Ankara’da “FETÖ’nün Jandarma örgütlenmesine yönelik” bir “Mahrem İmam” operasyonu gerçekleştiğini ve 98 kişinin yakalandığını bildiriyordu. Özel harekat polisleri ya da terörle çaba timleri, ellerinde kapı kıran aletlerle konutlara yöneliyor, “Yere yat, polis” diye sesleniyorlardı. Karanlıktı, şafak vakti miydi, gecenin bir yarısı mıydı?
Bu tıp operasyonlarda meskende kimin olduğuna bakılmaz, çoluk çocuk uyuyor mudur, nedir, hesap edilmez, ya içerde silahlı kümeler var ise…Ne de olsa bir terör operasyonudur!
Topla topla bitmiyor “FETÖ’cü teröristler.”
Evvelki gün Karar’da Figen Çalıkuşu’nun yazısında vardı: Mustafa Yeneroğlu bir araştırma yapmış, 15 Temmuz’dan bu yana 1 milyon 576 bin 566 şahsa “terör soruşturması” açılmış.
“Terör operasyonu” damgası vuruldu mu, kimsenin diyeceği bir şey olmuyor. Lakin 1 milyon 576 bin 566 kişinin “terör örgütü mensubu” diye damgalandığı bir Türkiye… Daha HDP’ye oy verdiği için “terörle iltisaklı” hale gelenler bu sayının ortasında olmamalı. Zira aslına bakarsan onlar 6 milyondan fazla.
Baksanıza, “topla topla bitmiyor” şu FETÖ’cü teröristler. Ne de olsa “kılcal damarlar”a sızmışlar.
Halbuki bunlardan KHK ile atılan 15 bin şahsa “yanlış süreç uygulandığı”nı açıklamış OHAL komitesi. Doğal bugünlerin olağanüstü koşullarındaki “cesaret gerektiren” araştırmalarıyla…
Yukarda “Gülen kümesinin iktidarın gölgesi altında kılıçlarının her tarafının kestiği günler”den kelam ettim. bu biçimde farklı cemaat mensuplarına “Ayağımızın altında dolaşma” derlermiş. Emniyet’te, Yargı’da gerçekleşen “FETÖ yapılanması”nın hiç kimse farkında değil miydi sanki? MİT’in nitekim 15 Temmuz gecesi dahil, olan bitenden haberi yok muydu? Yoksa herkes “İktidar bu biçimde istiyorsa bize ne?” anlayışına mı yatmıştı? O günlerin jargonuyla “Camia”, ele geçirme, sızma, takımlaşma, su akarken küpünü doldurma vs. her türlü “şehvet”in, ya da benim tabirimle “Grup nefsi”nin kışkırtması ile kimseyi gözü görmeden operasyon yürütüyordu.
Bu iş bu biçimde olur. Gözünüz görmez. Size alan açılır ve “Yürü ya kulum” dendiğini, “çağın aslına bakarsan sizi beklediğini” farz ederek tırmanırsınız. “Altın kuşak sizsinizdir” daha sonra bir gün gelir, ne olur, medyadan bir vatandaşın sözüyle “tavuk tarda sayılır” ve maksat alanına girersiniz.
Listeler, listeler çözülür. 5 yılda operasyonlar bitmez. Konut ablaları, mesken ağabeyleri, polistekiler, jandarmadakiler, yardım derneğindekiler, bankaya para yatıranlar vs… Listeler, listeler, listeler. Güya listeler tam da bu biçimde operasyonlarda kolay kolay toplanabilsinler diye hazırlanmıştır.
“Bizi görün ibret alın!” diye kime sesleniyor bir vaktin Cemaat – Topluluk mensupları sanki?
15 Temmuz’dan az evvel mi, az daha sonra mı, örgütlenmeye başlayan arkadaşlara olmasın…
Listeler uçuşuyor ortalarda. Polise girecekler, Kaymakam olacaklar, Yargıya girecekler…. bu biçimde gidiyor listeler.
Bakın bu listeler içerden “sızdırılmış.” Daima sızdırılır bu listeler, hatta evre değişirse, “itirafçılık”lar devreye girer. “Kendini kurtaracaksan isim ver” denilir, “maklubeye birlikte kaşık salladığınız” şahısların isimleri verilir.
Vatandaşın birisi “Kimse yığılmadı TÜGVA’nın önüne korumak için” diye hayıflanmış. bu biçimde olur, bu biçimde vakit içinderda “Sarı inek hikayeleri” devreye girer.
İşin garip tarafı şu ki, kimse kimsenin başına gelenden ibret almaz. Kendi erkeklerinı bir adım öne geçirmek için “soru çalma”nın yasallaştırıldığı vakit içinderda, “Grup nefsi”nin çıldırttığı ortamlarda, her şey “dava – misyon adına” içe sindirilir.
1 milyon 576 bin 566 şahsa terör soruşturması. HDP’lilerin “potansiyel terörist” sayılması ya da “iltisaklı – irtibatlı” bir yerlere sayılması başka.
Beşerler birbirlerine bu biçimde vakit içinderda “TURGEV’e gir, TÜGVA’ya gir, KADEM’e gir” tavsiyelerinde bulunurlar. Tırmanmanın yolu oralardan geçer diye. Vaktiyle, “Cemaat – Camia” ile iltisaklı hale gelmenin tırmanma şeridine soktuğuna inanıldığı üzere. Koca koca iş adamları ile “Ananas” bağlantısı yaşanmadı mı?
Yazıyı fazlaca bilinen tarih, tekerrür, ibret alma…. Hatırlatması ile bitirelim en iyisi… Devletin “parsel parsel” hale geldiği durumlar hiç bir devlet için hayra alamet değildir arkadaşlar.