Gerilimin yarattığı olaylar, ikinci beyin olarak kabul edilen bağırsakları çabucak olumsuz tesirler. kimi vakit erken yaşlarda yaşanan cinsel taciz, fizikî yahut duygusal olaylar, yaşanan büyük kaygılar, ileride huzursuz bağırsak hastalığına niye olabilir. Ayrıyeten buğday, ekmek, süt, soğan, kuru fasulye, nohut ve gazlı içecekler de bu hastalığı tetikleyebilir. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Kısmından Prof. Dr. Vedat Göral, toplumda 45 yaş altında daha sık görülen huzursuz bağırsak sendromuyla ilgili kıymetli açıklamalarda bulundu.
TRAVMALAR VE GERİLİM EN BÜYÜK niçinİ
Prof. Dr. Göral, irritabl bağırsak sendromunun (IBS), huzursuz yahut hassas bağırsak sendromu ya da spastik kolon isimleriyle de anıldığına dikkati çekerek “Toplumun bilhassa, 45 yaş altında görülen ve yaklaşık yüzde 15’ini etkileyen yaygın bir rahatsızlıktır. Hastalık, beyin-bağırsak aksındaki bozukluğa ve genelde gerilime bağlı oluşur. Şahısta organik ve kalıcı bir hasar yoktur. Gerilim, evham ve dert ile şikayetler artmakta, memnunluk ile rahatlama olmaktadır. kimi vakit de bağırsak enfeksiyonları daha sonrası bağırsak mikrobiatasındaki bozukluklar, bağırsaktaki yararlı bakterilerin azalması ve ziyanlı bakterilerin artması, üşütme ve soğuk ortamlar bu hastalığı tetikleyebilir. Ayrıyeten birtakım besinler da bu hastalığı tetikleyebilir. Bu niçinle buğday, ekmek, süt, soğan, kuru fasulye, nohut ve gazlı içecekler tüketildiğinde belirtilerde artış olabilir.” diye konuştu.
Huzursuz bağırsak sendromunun belirtilerini ve niçinlerini Göral, şu biçimde deklare etti: “Belirtileri, karında kramp, ağrı, rahatsızlık hissi, şişkinlik, gaz, ishal yahut kabızlık ya da her ikisini içerir. Belirtiler ekseriyetle hafifçetir ve yalnızca epey az sayıda hasta şiddetli belirti ve şikâyetlere sahiptir. Sabahları, mukuslu dışkılama vardır. Fakat, gaitada kan saptanmaz. Gerilim, depresyon ve panik durumlar, dehşetler, çevresel kimi faktörler; bu hastalığın oluşmasında rol oynamaktadır. Beyin-bağırsak askındaki olaylara bağlı olarak oluşur. Bağırsaklar ikinci beyin olarak kabul edilmekte, gerilimin yarattığı olaylar, çabucak bağırsakları olumsuz etkilemektedir. kimi vakit erken yaşlarda yaşanan cinsel taciz, fizikî yahut duygusal olaylar, yaşanan büyük endişeler, ileride huzursuz bağırsak hastalığına niye olabilir.”
KANSERLE ORTASINDA MÜNASEBET YOK
Göral, hastalığın tanısı ve tedavisindeki basamakları ise şöyle kıymetlendirdi: “Hastada, kan ve gaita tetkiklerinin, ultrason ve endoskopi ile kolonoskopinin yapılması ve bu incelemelerin tümünün olağan olması gerekir. Hasta, gastroenteroloji uzmanınca takip edilmelidir. Birden fazla hastada; diyet, ömür usulü ve gerilimi yöneterek, belirtiler denetim edilebilir. Daha şiddetli şikâyetler varsa ilaç tedavisi gerektirir. Huzursuz bağırsak sendromu, bağırsak dokusunda değişikliklere niye olmaz ya da ileride kolorektal kanser riskini artırmaz. Hastaya, hastalığının kronik, düzgün seyirli olduğu ve kansere niye olmayacağı konusunda hasta bilgilendirilmeli ve tasaları giderilerek inanç telkin edilmelidir. Hastaya bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiği söylenmeli ve bu istikamette yardımcı olunmalıdır. Hastaların şikayetlerine yönelik ilaç tedavileri ve gerilim denetimi, işe fazlaca yaramaktadır. Sigara, alkol ve ağrı kesicileri, mümkünse kullanmaması önerilir. Tedavisi, uzun vadede yönetilmesi gereken kronik bir rahatsızlıktır. Ruhsal muayene ve gerekirse ruhsal takviye alınmalıdır. Tedavide, öncelikli olarak probiyotikler kullanılmalıdır. Hastanın şikayetlerinin artmasına niye olan besinler varsa, bunları tüketmemelidir. Tedavi olarak belirtilere bakılırsa günümüzde çeşitli ilaçlar mevcuttur. Ekmek ve süt eserleri, rahatsız ediyorsa, tüketilmemelidir. Tedavide temel olay, hastanın tabibine güvenmesi ve kendisinde önemli bir hastalık olmadığına inanmasıdır.”
TRAVMALAR VE GERİLİM EN BÜYÜK niçinİ
Prof. Dr. Göral, irritabl bağırsak sendromunun (IBS), huzursuz yahut hassas bağırsak sendromu ya da spastik kolon isimleriyle de anıldığına dikkati çekerek “Toplumun bilhassa, 45 yaş altında görülen ve yaklaşık yüzde 15’ini etkileyen yaygın bir rahatsızlıktır. Hastalık, beyin-bağırsak aksındaki bozukluğa ve genelde gerilime bağlı oluşur. Şahısta organik ve kalıcı bir hasar yoktur. Gerilim, evham ve dert ile şikayetler artmakta, memnunluk ile rahatlama olmaktadır. kimi vakit de bağırsak enfeksiyonları daha sonrası bağırsak mikrobiatasındaki bozukluklar, bağırsaktaki yararlı bakterilerin azalması ve ziyanlı bakterilerin artması, üşütme ve soğuk ortamlar bu hastalığı tetikleyebilir. Ayrıyeten birtakım besinler da bu hastalığı tetikleyebilir. Bu niçinle buğday, ekmek, süt, soğan, kuru fasulye, nohut ve gazlı içecekler tüketildiğinde belirtilerde artış olabilir.” diye konuştu.
Huzursuz bağırsak sendromunun belirtilerini ve niçinlerini Göral, şu biçimde deklare etti: “Belirtileri, karında kramp, ağrı, rahatsızlık hissi, şişkinlik, gaz, ishal yahut kabızlık ya da her ikisini içerir. Belirtiler ekseriyetle hafifçetir ve yalnızca epey az sayıda hasta şiddetli belirti ve şikâyetlere sahiptir. Sabahları, mukuslu dışkılama vardır. Fakat, gaitada kan saptanmaz. Gerilim, depresyon ve panik durumlar, dehşetler, çevresel kimi faktörler; bu hastalığın oluşmasında rol oynamaktadır. Beyin-bağırsak askındaki olaylara bağlı olarak oluşur. Bağırsaklar ikinci beyin olarak kabul edilmekte, gerilimin yarattığı olaylar, çabucak bağırsakları olumsuz etkilemektedir. kimi vakit erken yaşlarda yaşanan cinsel taciz, fizikî yahut duygusal olaylar, yaşanan büyük endişeler, ileride huzursuz bağırsak hastalığına niye olabilir.”
KANSERLE ORTASINDA MÜNASEBET YOK
Göral, hastalığın tanısı ve tedavisindeki basamakları ise şöyle kıymetlendirdi: “Hastada, kan ve gaita tetkiklerinin, ultrason ve endoskopi ile kolonoskopinin yapılması ve bu incelemelerin tümünün olağan olması gerekir. Hasta, gastroenteroloji uzmanınca takip edilmelidir. Birden fazla hastada; diyet, ömür usulü ve gerilimi yöneterek, belirtiler denetim edilebilir. Daha şiddetli şikâyetler varsa ilaç tedavisi gerektirir. Huzursuz bağırsak sendromu, bağırsak dokusunda değişikliklere niye olmaz ya da ileride kolorektal kanser riskini artırmaz. Hastaya, hastalığının kronik, düzgün seyirli olduğu ve kansere niye olmayacağı konusunda hasta bilgilendirilmeli ve tasaları giderilerek inanç telkin edilmelidir. Hastaya bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiği söylenmeli ve bu istikamette yardımcı olunmalıdır. Hastaların şikayetlerine yönelik ilaç tedavileri ve gerilim denetimi, işe fazlaca yaramaktadır. Sigara, alkol ve ağrı kesicileri, mümkünse kullanmaması önerilir. Tedavisi, uzun vadede yönetilmesi gereken kronik bir rahatsızlıktır. Ruhsal muayene ve gerekirse ruhsal takviye alınmalıdır. Tedavide, öncelikli olarak probiyotikler kullanılmalıdır. Hastanın şikayetlerinin artmasına niye olan besinler varsa, bunları tüketmemelidir. Tedavi olarak belirtilere bakılırsa günümüzde çeşitli ilaçlar mevcuttur. Ekmek ve süt eserleri, rahatsız ediyorsa, tüketilmemelidir. Tedavide temel olay, hastanın tabibine güvenmesi ve kendisinde önemli bir hastalık olmadığına inanmasıdır.”