İzmir’in suyu altına feda
Mahkemeden çıkan yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen hala çalışmaya devam eden Efemçukuru Altın Madeni, Çamlı Havzası’nda kurulması planlanan ve 300 bin İzmirliye su sağlayacak baraj projesine de darbe vurdu. Madenin ruhsat mühletinin dolacağı 2040 yılına kadar baraj projesinin askıya alındığını duyuran Devlet Su İşleri’nden yıllardır bahisle ilgili somut bir atılım gelmezken, baraj imaline talip olan lokal yönetimin bu taraftaki teşebbüsleri de havada kaldı.
SEL RİSKİ BULUNUYOR
Projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Güzelbahçe Kültür Etraf ve Güzelleştirme Derneği (GÜL-DER) Lideri Dr. Tuğrul Şahbaz, baraj yapılamadığından ötürü yağmur sularının denize boşa aktığını belirterek, başka yanda ise Manisa’daki Gördes Barajı’ndan İzmir’e su taşınmasını eleştirdi. Su havzasında kalan altın madeninin kapatılarak, barajın hemen kente kazandırılması gerektiğini hatırlatan Şahbaz, bölgedeki taşkın ve sel riskine de dikkat çekti. Şahbaz, “Buradaki altın madeni yeraltı sularımızı ağır metaller ile kirletiliyor. Barajın imaline da bunun pürüz olduğu söyleniyor. Altın madeni sebebi öne sürülerek 300 bin kişinin ve İzmir’in yarımada bölgesinin faydalanacağı kıymetli bir baraj projesine başlanamıyor. Çamlı Barajı’na yalnızca içme suyu boyutundan bakılmamalı. Geleceğimizi önemli manada tehdit eden bir kuraklık kelam konusu. Yağmur sularını toplayamadığımız için sularımız boşa akıyor yani denize gidiyor. Başka yandan, Güzelbahçe bölgesinde dere taşkınları ve doğal afet riski de artıyor. Bu yüzden Efemçukuru Altın Madeni’nin kapatılmasını ve barajın hemen yapılmasını istiyoruz. Altın madeni gün geçtikçe yeraltı sularını da daha fazla kirletiyor. Bu kirlilik kolay kolay giderilebilecek bir şey değil. Maden yıllardır kapatılmıyor ve baraj da yapılamadı. Bu yüzden daima ya altın ya su diyoruz. Çamlı Barajı’nın yapılmasını istememizin en değerli niçinleri, su taşkınlarının önlenmesi, suyun denize boşa akması yerine ziraî gayelerle kullanılması ve 300 bine yakın nüfusun da içme suyu gereksinimini karşılayacak olmasıdır. Efemçukuru Altın Madeni, Çamlı Barajı’ndan daha değerli değildir ” dedi.
10 YILDIR KAÇAK ÇALIŞIYOR
2006, 2007, 2012 ve son olarak da 2015 yılında mahkemeye taşınan, çevresel tesir değerlendirmesi (ÇED) kararları her seferinde yargıya takılan, Danıştay’ın aldığı iptal kararlarına rağmen çalışmaya devam eden altın madeni hala kapatılmadı. Türel teşebbüslerin bir türlü sonuçlanmaması ve mahkeme kararlarının uygulanmaması üzerine davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyan davacı yurttaşların gayreti hala devam ediyor. 1993 yılından bu yana İzmirlilerin ısrarla karşı çıktığı proje ise yaklaşık 30 yıldır bölgenin ve İzmir’in su kaynaklarını tehdit ediyor. 2004 yılından beri Çamlı Barajı projesinin imali için istekli olan İzmir Büyükşehir Belediyesi de ısrarlı eforlarına 18 yıldır karşılık alamadı.
Mahkemeden çıkan yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen hala çalışmaya devam eden Efemçukuru Altın Madeni, Çamlı Havzası’nda kurulması planlanan ve 300 bin İzmirliye su sağlayacak baraj projesine de darbe vurdu. Madenin ruhsat mühletinin dolacağı 2040 yılına kadar baraj projesinin askıya alındığını duyuran Devlet Su İşleri’nden yıllardır bahisle ilgili somut bir atılım gelmezken, baraj imaline talip olan lokal yönetimin bu taraftaki teşebbüsleri de havada kaldı.
SEL RİSKİ BULUNUYOR
Projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Güzelbahçe Kültür Etraf ve Güzelleştirme Derneği (GÜL-DER) Lideri Dr. Tuğrul Şahbaz, baraj yapılamadığından ötürü yağmur sularının denize boşa aktığını belirterek, başka yanda ise Manisa’daki Gördes Barajı’ndan İzmir’e su taşınmasını eleştirdi. Su havzasında kalan altın madeninin kapatılarak, barajın hemen kente kazandırılması gerektiğini hatırlatan Şahbaz, bölgedeki taşkın ve sel riskine de dikkat çekti. Şahbaz, “Buradaki altın madeni yeraltı sularımızı ağır metaller ile kirletiliyor. Barajın imaline da bunun pürüz olduğu söyleniyor. Altın madeni sebebi öne sürülerek 300 bin kişinin ve İzmir’in yarımada bölgesinin faydalanacağı kıymetli bir baraj projesine başlanamıyor. Çamlı Barajı’na yalnızca içme suyu boyutundan bakılmamalı. Geleceğimizi önemli manada tehdit eden bir kuraklık kelam konusu. Yağmur sularını toplayamadığımız için sularımız boşa akıyor yani denize gidiyor. Başka yandan, Güzelbahçe bölgesinde dere taşkınları ve doğal afet riski de artıyor. Bu yüzden Efemçukuru Altın Madeni’nin kapatılmasını ve barajın hemen yapılmasını istiyoruz. Altın madeni gün geçtikçe yeraltı sularını da daha fazla kirletiyor. Bu kirlilik kolay kolay giderilebilecek bir şey değil. Maden yıllardır kapatılmıyor ve baraj da yapılamadı. Bu yüzden daima ya altın ya su diyoruz. Çamlı Barajı’nın yapılmasını istememizin en değerli niçinleri, su taşkınlarının önlenmesi, suyun denize boşa akması yerine ziraî gayelerle kullanılması ve 300 bine yakın nüfusun da içme suyu gereksinimini karşılayacak olmasıdır. Efemçukuru Altın Madeni, Çamlı Barajı’ndan daha değerli değildir ” dedi.
10 YILDIR KAÇAK ÇALIŞIYOR
2006, 2007, 2012 ve son olarak da 2015 yılında mahkemeye taşınan, çevresel tesir değerlendirmesi (ÇED) kararları her seferinde yargıya takılan, Danıştay’ın aldığı iptal kararlarına rağmen çalışmaya devam eden altın madeni hala kapatılmadı. Türel teşebbüslerin bir türlü sonuçlanmaması ve mahkeme kararlarının uygulanmaması üzerine davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyan davacı yurttaşların gayreti hala devam ediyor. 1993 yılından bu yana İzmirlilerin ısrarla karşı çıktığı proje ise yaklaşık 30 yıldır bölgenin ve İzmir’in su kaynaklarını tehdit ediyor. 2004 yılından beri Çamlı Barajı projesinin imali için istekli olan İzmir Büyükşehir Belediyesi de ısrarlı eforlarına 18 yıldır karşılık alamadı.