İngiltere’de Newcastle Üniversitesi tarafınca bir araştırmada koronavirüse yakalanan birtakım bireylerin niye hastalanmadığını açıklayan genetik bir delil bulundu.
Çalışmada, “HLA-DRB1*04:01” isimli genin asemptomatik bireylerde üç kat daha sık bulunduğunu gösterdi.
ASEMPTOMATİK BİREYLER, TEST EDİLMEDEN ANLAŞILMIYOR
Kimi şahısların semptomları gözle görülür biçimde sergileyip olumlu test ederken, bu semptomlardan rastgele birini sergilemeyen birtakım bireylerin testleri de olumlu çıktı.
Bu asemptomatik özellik daha büyük bir tehdit oluşturdu zira asemptomatik beşerler taşıyıcı olmalarına karşın test etmeden hasta olduklarını anlamak mümkün değil.
KORONAVİRÜSE KARŞI BİR ETABA KADAR MÜDAFAA SAĞLIYOR
Sonuçlarda, “HLA-DRB1*04:01” isimli genin asemptomatik şahıslarda üç kat daha sık bulunduğu görüldü.
Ayrıyeten araştırmada, bu yeniden sahip şahısların şiddetli koronavirüse karşı daha düzgün bir müdafaaya sahip olduğu belirlendi.
Yapılan çalışma kapsamında bilim insanları, bu durumun koronavirüse karşı genetik direncin birinci açık ispatı olduğuna inanıyor zira bu çalışma, önemli biçimde etkilenmiş insanları asemptomatik bir koronavirüs kümesiyle karşılaştırdı.
Araştırmada sistem olarak, kromozom 6 üzerinde bir ortaya paketlenmiş HLA genlerine detaylı bir biçimde odaklanmak için yeni jenerasyon dizileme kullandı.
AVRUPALILARDA ASEMPTOMATİK HADİSELER DAHA FAZLA
Çalışmanın müellifleri, “Tanımlanan insan lökosit antijen geninin, HLA-DRB1*04:01, enlem ve boylamla direkt bağlantılı olduğu biliniyor.
Avrupa’nın kuzeyinde ve batısında daha fazla insanın bu yine sahip olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz.
Bu, Avrupa kökenli popülasyonların asemptomatik kalma mümkünlüğünün daha yüksek olacağını, fakat bir daha de hastalığı hassas popülasyonlara ileteceğini gösteriyor” tabirlerine yer verdi.
“KİMİN AŞI OLACAĞINI BELİRLEMEK İÇİN GENETİK TEST YAPILABİLİR”
Newcastle Hospitals NHS Foundation Trust’ta Teneffüs Danışmanı olarak çalışan ve makalenin ortak müelliflerinden biri olan Newcastle Üniversitesi İletim ve Klinik Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Carlos Echevarria, “İnsanlar koronavirüse yakalanır, ancak hasta olmazlar. Bu bizi gelecekteki aşılar için kime öncelik vermemiz gerektiğini gösteren bir genetik teste götürebilir. Nüfus seviyesinde, bunu bilmek bizim için değerlidir, zira dirençli birfazlaca insanımız olduğunda, bu niçinle koronavirüse yakalanırlar, lakin semptom göstermezler, bu biçimde virüsü asemptomatikken yayma riskiyle karşı karşıya kalırlar.”
birebir vakitte, genlerin coğrafik pozisyonla ilişkilendirilmesinin tesiri kabul edilen bir bilimsel kavramdır ve HLA genlerinin hastalığa niye olan patojenlere reaksiyon olarak jenerasyonlar boyunca geliştiği uygun biliniyor.
”BU GEN DİREKT ENLEM İLE İLİŞKİLİDİR”
Çalışma muharriri David Langton, “En enteresan bulgulardan kimileri boylam ve enlem ile HLA gen frekansı içindeki bağlantılardı. Bu durum, uzun vakittir biliniyordu. artan enlem ile multipl skleroz artar. Bu, kısmen UV maruziyetinin azalmasına ve ötürüsıyla D vitamini düzeylerinin düşmesine bağlanmıştır. Fakat, MS için ana risk genlerinden birinin, yani DRB1*15:01 olduğunun farkında değildik.
Bu gen direkt enlem ile bağlıdır. Bu, etraf, genetik ve hastalık içindeki karmaşık etkileşimi vurgulamaktadır. Kimi HLA genlerinin D vitaminine hassas olduğunu ve düşük D vitamini seviyelerinin şiddetli koronavirüs için bir risk faktörü olduğunu biliyoruz ve bu alanda daha fazla çalışma yapıyoruz” dedi.
Yardımcı müellif Newcastle Üniversitesi Klinik Genetik Profesörü John Burn ise, “Koronavirüs, insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri. Birtakım insanların niye hastalandığını ne kadar kolay anlarsak, kendimizi koronavirüse ve potansiyel salgınlara karşı o kadar güzel savunabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Çalışmada, “HLA-DRB1*04:01” isimli genin asemptomatik bireylerde üç kat daha sık bulunduğunu gösterdi.
ASEMPTOMATİK BİREYLER, TEST EDİLMEDEN ANLAŞILMIYOR
Kimi şahısların semptomları gözle görülür biçimde sergileyip olumlu test ederken, bu semptomlardan rastgele birini sergilemeyen birtakım bireylerin testleri de olumlu çıktı.
Bu asemptomatik özellik daha büyük bir tehdit oluşturdu zira asemptomatik beşerler taşıyıcı olmalarına karşın test etmeden hasta olduklarını anlamak mümkün değil.
KORONAVİRÜSE KARŞI BİR ETABA KADAR MÜDAFAA SAĞLIYOR
Sonuçlarda, “HLA-DRB1*04:01” isimli genin asemptomatik şahıslarda üç kat daha sık bulunduğu görüldü.
Ayrıyeten araştırmada, bu yeniden sahip şahısların şiddetli koronavirüse karşı daha düzgün bir müdafaaya sahip olduğu belirlendi.
Yapılan çalışma kapsamında bilim insanları, bu durumun koronavirüse karşı genetik direncin birinci açık ispatı olduğuna inanıyor zira bu çalışma, önemli biçimde etkilenmiş insanları asemptomatik bir koronavirüs kümesiyle karşılaştırdı.
Araştırmada sistem olarak, kromozom 6 üzerinde bir ortaya paketlenmiş HLA genlerine detaylı bir biçimde odaklanmak için yeni jenerasyon dizileme kullandı.
AVRUPALILARDA ASEMPTOMATİK HADİSELER DAHA FAZLA
Çalışmanın müellifleri, “Tanımlanan insan lökosit antijen geninin, HLA-DRB1*04:01, enlem ve boylamla direkt bağlantılı olduğu biliniyor.
Avrupa’nın kuzeyinde ve batısında daha fazla insanın bu yine sahip olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz.
Bu, Avrupa kökenli popülasyonların asemptomatik kalma mümkünlüğünün daha yüksek olacağını, fakat bir daha de hastalığı hassas popülasyonlara ileteceğini gösteriyor” tabirlerine yer verdi.
“KİMİN AŞI OLACAĞINI BELİRLEMEK İÇİN GENETİK TEST YAPILABİLİR”
Newcastle Hospitals NHS Foundation Trust’ta Teneffüs Danışmanı olarak çalışan ve makalenin ortak müelliflerinden biri olan Newcastle Üniversitesi İletim ve Klinik Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Carlos Echevarria, “İnsanlar koronavirüse yakalanır, ancak hasta olmazlar. Bu bizi gelecekteki aşılar için kime öncelik vermemiz gerektiğini gösteren bir genetik teste götürebilir. Nüfus seviyesinde, bunu bilmek bizim için değerlidir, zira dirençli birfazlaca insanımız olduğunda, bu niçinle koronavirüse yakalanırlar, lakin semptom göstermezler, bu biçimde virüsü asemptomatikken yayma riskiyle karşı karşıya kalırlar.”
birebir vakitte, genlerin coğrafik pozisyonla ilişkilendirilmesinin tesiri kabul edilen bir bilimsel kavramdır ve HLA genlerinin hastalığa niye olan patojenlere reaksiyon olarak jenerasyonlar boyunca geliştiği uygun biliniyor.
”BU GEN DİREKT ENLEM İLE İLİŞKİLİDİR”
Çalışma muharriri David Langton, “En enteresan bulgulardan kimileri boylam ve enlem ile HLA gen frekansı içindeki bağlantılardı. Bu durum, uzun vakittir biliniyordu. artan enlem ile multipl skleroz artar. Bu, kısmen UV maruziyetinin azalmasına ve ötürüsıyla D vitamini düzeylerinin düşmesine bağlanmıştır. Fakat, MS için ana risk genlerinden birinin, yani DRB1*15:01 olduğunun farkında değildik.
Bu gen direkt enlem ile bağlıdır. Bu, etraf, genetik ve hastalık içindeki karmaşık etkileşimi vurgulamaktadır. Kimi HLA genlerinin D vitaminine hassas olduğunu ve düşük D vitamini seviyelerinin şiddetli koronavirüs için bir risk faktörü olduğunu biliyoruz ve bu alanda daha fazla çalışma yapıyoruz” dedi.
Yardımcı müellif Newcastle Üniversitesi Klinik Genetik Profesörü John Burn ise, “Koronavirüs, insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri. Birtakım insanların niye hastalandığını ne kadar kolay anlarsak, kendimizi koronavirüse ve potansiyel salgınlara karşı o kadar güzel savunabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.