Besinlerin sindirilmesi, oksijenin organlara taşınması üzere yaşamsal bütün faaliyetlerin oluşmasının bedendeki suyun ülkü seviyede olmasına bağlıdır. Trakya Üniversitesi Sıhhat Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının hayatı olumsuz etkilediğini ve tedbir alınmadığı takdirde bedene ziyanları olduğunu söz etti. Suyun hayatın kaynağı olduğuna dikkati çeken Üstündağ, sıcaklığın ve nemin tepe yaptığı bu vakitte kâfi sıvı tüketiminin sıhhat açısından kıymetine işaret etti.
KALP KRİZİNİ TETİKLİYOR
İleri derecede susuzluğun bir fazlaca hastalığa niye olduğunu anlatan Üstündağ, şunları kaydetti: “Su bedende eksilmeye başladığı vakit, organların ve dokuların işlevlerinde azalmaya niye oluyor. Hatta geri dönüşümsüz kayıplarla, hastalıklarla, nihayetinde de ağır su eksikliği hadiselerinde vefatla kendini ortaya koyabilir. Su eksikliği başladığı vakit birinci ortaya çıkabilecek hastalık tabloları, böbrek taşı oluşumunun artması ve eforla ortaya çıkan nefes darlığının belirginleşmesidir. Su eksikliği daha da ağır safhaya geçecek olursa bu defa şeker hastalarında, şekerin denetiminin zorlaşması ve koma durumlarının ortaya çıkması kelam konusu olabilir.
Su eksikliği daha da ağır olursa inmeler artar, inme geçirenlerde vefat artar. Kalp krizi geçirenlerde mevt, su eksikliği olanlarda 4 kat daha fazla gelişir. Özellikle kistik böbrek hastalığı olanlarda hastalığın ilerlemesi hızlanır. Uzun periyodik ve ağır su eksikliğinin kanserle bile tesiri gösterilmiş, bilhassa bağırsak kanserleri ve safra kesesi taşı oluşumuyla su eksikliği bağlantılı bulunmuş.”
“İŞLENMİŞ SIVILAR FAYDA YERİNE ZİYAN GETİREBİLİR”
Prof. Dr. Üstündağ, ortamın ısısı, yaşanılan bölgenin rakımı, nemi ve kişinin özelliklerine bakılırsa günlük sıvı muhtaçlığının değişkenlik gösterdiğini, araştırmalara nazaran adamların en az 2,5, bayanların ise 2 litre sıvı tüketmesi gerektiğini vurguladı.
Sıvı alımında su başta olmak üzere doğal içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini lisana getiren Üstündağ, şu değerlendirmelerde bulundu: “Gazlı içecekler ve tatlandırıcılarla üretilmiş içecekler çeşitli sıhhat sorunları çıkıyor. Bunların başında bilhassa metabolizma bozukluklarıyla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Sağlıklı sıvıların tüketimini yapmalıyız. En doğal olanı olağan ki su, suyun kendisi. İçildiğinde bedene bir fazlalık getirmeyen, ziyan vermeyen suyun kendisi. Bu bakımdan su hayatın kendisi. Onun haricinde doğal maden suları, ortasındaki magnezyum ve potasyum üzere mineraller sıhhat açısından faydalı. Günde bir tane içildiği vakit hipertansiyonun bile gelişmenini azalttığı ortaya çıkarılmış. Tuzlu olmamak koşuluyla ayran, bize fazla tuz yükü olmaması açısından. bir daha içilecekse limonlu açık çay. Bunlar sıvı alım kaynakları olarak kıymetlendirilebilir. Lakin işlenmiş sıvılar fayda yerine ziyan getirebilir.”
KALP KRİZİNİ TETİKLİYOR
İleri derecede susuzluğun bir fazlaca hastalığa niye olduğunu anlatan Üstündağ, şunları kaydetti: “Su bedende eksilmeye başladığı vakit, organların ve dokuların işlevlerinde azalmaya niye oluyor. Hatta geri dönüşümsüz kayıplarla, hastalıklarla, nihayetinde de ağır su eksikliği hadiselerinde vefatla kendini ortaya koyabilir. Su eksikliği başladığı vakit birinci ortaya çıkabilecek hastalık tabloları, böbrek taşı oluşumunun artması ve eforla ortaya çıkan nefes darlığının belirginleşmesidir. Su eksikliği daha da ağır safhaya geçecek olursa bu defa şeker hastalarında, şekerin denetiminin zorlaşması ve koma durumlarının ortaya çıkması kelam konusu olabilir.
Su eksikliği daha da ağır olursa inmeler artar, inme geçirenlerde vefat artar. Kalp krizi geçirenlerde mevt, su eksikliği olanlarda 4 kat daha fazla gelişir. Özellikle kistik böbrek hastalığı olanlarda hastalığın ilerlemesi hızlanır. Uzun periyodik ve ağır su eksikliğinin kanserle bile tesiri gösterilmiş, bilhassa bağırsak kanserleri ve safra kesesi taşı oluşumuyla su eksikliği bağlantılı bulunmuş.”
“İŞLENMİŞ SIVILAR FAYDA YERİNE ZİYAN GETİREBİLİR”
Prof. Dr. Üstündağ, ortamın ısısı, yaşanılan bölgenin rakımı, nemi ve kişinin özelliklerine bakılırsa günlük sıvı muhtaçlığının değişkenlik gösterdiğini, araştırmalara nazaran adamların en az 2,5, bayanların ise 2 litre sıvı tüketmesi gerektiğini vurguladı.
Sıvı alımında su başta olmak üzere doğal içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini lisana getiren Üstündağ, şu değerlendirmelerde bulundu: “Gazlı içecekler ve tatlandırıcılarla üretilmiş içecekler çeşitli sıhhat sorunları çıkıyor. Bunların başında bilhassa metabolizma bozukluklarıyla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Sağlıklı sıvıların tüketimini yapmalıyız. En doğal olanı olağan ki su, suyun kendisi. İçildiğinde bedene bir fazlalık getirmeyen, ziyan vermeyen suyun kendisi. Bu bakımdan su hayatın kendisi. Onun haricinde doğal maden suları, ortasındaki magnezyum ve potasyum üzere mineraller sıhhat açısından faydalı. Günde bir tane içildiği vakit hipertansiyonun bile gelişmenini azalttığı ortaya çıkarılmış. Tuzlu olmamak koşuluyla ayran, bize fazla tuz yükü olmaması açısından. bir daha içilecekse limonlu açık çay. Bunlar sıvı alım kaynakları olarak kıymetlendirilebilir. Lakin işlenmiş sıvılar fayda yerine ziyan getirebilir.”