Koronavirüs pandemisiyle bir arada toplumsal medya kullanım oranları büyük ölçüde arttı. Her gün milyonlarca gönderinin paylaşıldığı platformlar, vakit zaman tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor.
“SHARENTING” VURGUSU
hayatı büyük ölçüde değiştiren toplumsal platformlae niçiniyle kimi durumları tanımlamak için yeni kavramlara muhtaçlık duyulduğunu belirten Şahin, bunlardan birinin “sharenting” olduğunu aktardı.
Şahin, bu kavramın İngilizcede “paylaşım” ve “ebeveyn” manalarına gelen “share” ile “parent”ten türetildiğini aktardı.
Sharenting olgusuyla ilgili bilgi veren Şahin, “Bunun ortaya çıkmasının niçini, toplumsal medyanın her durumumuzu paylaştığımız bir platform haline gelmesidir. Güzel niyetlerle bile olsa çabucak hemen yetişkin olmayan çocuklarımızın fotoğraflarını ya da görüntülerini paylaşma konusunda da büyük bir motivasyona sahibiz.
Bu davranış dünya çapında olan bir eğilim. SODİGEM araştırma takımından İrem Ebru Yıldırım Şen ve Elif Elumar öncülüğünde bu bahiste bir literatür çalışması yaptık. İstatistiklere bakıldığında bir çocuk çabucak hemen 13 yaşına gelmedilk evvel toplumsal medya platformlarında kendisiyle ilgili ortalama 1300 fotoğraf ve görüntü paylaşıyor.
“ÇOCUKLAR İÇİN BÜYÜK PROBLEM”
Burada çocuğun inisiyatifinin haricinde onunla ilgili dijital ayak izi bırakılıyor. Kelam konusu ayak izi de tekrar geri alınamaz bir izdir. Bu iz, çocuğun yetişkinlik senelerında sorun oluşturabilir.” dedi.
“PAYLAŞILAN HER FOTOĞRAF KALICI OLUYOR”
Doç. Dr. Şahin, toplumsal medya uygulamalarının fiyatsız hizmet sunduğunu, fakat bunu dataları kıymetlendirme karşılığında yaptığını anlattı.
Farklı platformlarda paylaşılan bir fotoğrafın “silindi” olarak işaretlenmesine karşın data tabanlarından kaldırılmadığını lisana getiren Şahin, paylaşılan her şeyin dijital platformda tekrar silinmemek üzere kalıcı hale geldiğini vurguladı.
Kim olursa olsun birisinin fotoğrafını ya da görüntüsünü müsaadesiz paylaşmanın mahremiyet ihlali olduğunu bildiren Şahin, bu kişi muhakkak bir yaşın altındaki çocuksa daha dikkatli davranılması gerektiğine dikkati çekti.
“KONUM BİLGİLERİ FARKLI HEDEFLE KULLANILABİLİR”
Toplumsal medyada paylaşılan fotoğraf ve görüntüleri her insanın nazaranbildiğini kaydeden Şahin, “Paylaştığınız fotoğraflara ya da görüntülere her türlü insan ulaşabiliyor. Paylaşımınıza pozisyon üzere bilgiler de eklediyseniz bu aslında fotoğrafa ulaşan şahısların daha sonradan çocuğunuza ziyan verme hedefli kullanılabilecek biçimde dataları sunmanız manasına gelir.” sözlerini kullandı.
“KİLİTLİ HESAPLARA ULAŞMAK KOLAY”
Şahin, kimi ebeveynlerin “Benim hesabım kapalı. Yalnızca etrafımdaki beşerler bunu görüyor.” fikrinde olduğunu, lakin kilitli ya da dışarıya açık olmayan hesaplardaki fotoğraf ya da görüntülere ulaşmanın mümkün olduğunu söylemiş oldu.
Bunun için geliştirilmiş platformların bulunduğunu aktaran Şahin, “Tanımadığınız insanlara çocuğunuzla ilgili bilgileri sağlıyor olabilirsiniz. Her bir paylaşım, çocuğa ziyan verme mümkünlüğü olan şahıslara çocuk hakkında bilgi vermek demektir.
En ideali, çocuğun fotoğraf ya da görüntülerini toplumsal medyada paylaşmamaktır. İlla ki paylaşım yapacaksak da çocuk hakkında mümkün olduğunca az data sunarak, en azından bir pozisyon işaretlenmesi yapmadan gerçekleştirmeliyiz.” ihtarını yaptı.
“SHARENTING” VURGUSU
hayatı büyük ölçüde değiştiren toplumsal platformlae niçiniyle kimi durumları tanımlamak için yeni kavramlara muhtaçlık duyulduğunu belirten Şahin, bunlardan birinin “sharenting” olduğunu aktardı.
Şahin, bu kavramın İngilizcede “paylaşım” ve “ebeveyn” manalarına gelen “share” ile “parent”ten türetildiğini aktardı.
Sharenting olgusuyla ilgili bilgi veren Şahin, “Bunun ortaya çıkmasının niçini, toplumsal medyanın her durumumuzu paylaştığımız bir platform haline gelmesidir. Güzel niyetlerle bile olsa çabucak hemen yetişkin olmayan çocuklarımızın fotoğraflarını ya da görüntülerini paylaşma konusunda da büyük bir motivasyona sahibiz.
Bu davranış dünya çapında olan bir eğilim. SODİGEM araştırma takımından İrem Ebru Yıldırım Şen ve Elif Elumar öncülüğünde bu bahiste bir literatür çalışması yaptık. İstatistiklere bakıldığında bir çocuk çabucak hemen 13 yaşına gelmedilk evvel toplumsal medya platformlarında kendisiyle ilgili ortalama 1300 fotoğraf ve görüntü paylaşıyor.
“ÇOCUKLAR İÇİN BÜYÜK PROBLEM”
Burada çocuğun inisiyatifinin haricinde onunla ilgili dijital ayak izi bırakılıyor. Kelam konusu ayak izi de tekrar geri alınamaz bir izdir. Bu iz, çocuğun yetişkinlik senelerında sorun oluşturabilir.” dedi.
“PAYLAŞILAN HER FOTOĞRAF KALICI OLUYOR”
Doç. Dr. Şahin, toplumsal medya uygulamalarının fiyatsız hizmet sunduğunu, fakat bunu dataları kıymetlendirme karşılığında yaptığını anlattı.
Farklı platformlarda paylaşılan bir fotoğrafın “silindi” olarak işaretlenmesine karşın data tabanlarından kaldırılmadığını lisana getiren Şahin, paylaşılan her şeyin dijital platformda tekrar silinmemek üzere kalıcı hale geldiğini vurguladı.
Kim olursa olsun birisinin fotoğrafını ya da görüntüsünü müsaadesiz paylaşmanın mahremiyet ihlali olduğunu bildiren Şahin, bu kişi muhakkak bir yaşın altındaki çocuksa daha dikkatli davranılması gerektiğine dikkati çekti.
“KONUM BİLGİLERİ FARKLI HEDEFLE KULLANILABİLİR”
Toplumsal medyada paylaşılan fotoğraf ve görüntüleri her insanın nazaranbildiğini kaydeden Şahin, “Paylaştığınız fotoğraflara ya da görüntülere her türlü insan ulaşabiliyor. Paylaşımınıza pozisyon üzere bilgiler de eklediyseniz bu aslında fotoğrafa ulaşan şahısların daha sonradan çocuğunuza ziyan verme hedefli kullanılabilecek biçimde dataları sunmanız manasına gelir.” sözlerini kullandı.
“KİLİTLİ HESAPLARA ULAŞMAK KOLAY”
Şahin, kimi ebeveynlerin “Benim hesabım kapalı. Yalnızca etrafımdaki beşerler bunu görüyor.” fikrinde olduğunu, lakin kilitli ya da dışarıya açık olmayan hesaplardaki fotoğraf ya da görüntülere ulaşmanın mümkün olduğunu söylemiş oldu.
Bunun için geliştirilmiş platformların bulunduğunu aktaran Şahin, “Tanımadığınız insanlara çocuğunuzla ilgili bilgileri sağlıyor olabilirsiniz. Her bir paylaşım, çocuğa ziyan verme mümkünlüğü olan şahıslara çocuk hakkında bilgi vermek demektir.
En ideali, çocuğun fotoğraf ya da görüntülerini toplumsal medyada paylaşmamaktır. İlla ki paylaşım yapacaksak da çocuk hakkında mümkün olduğunca az data sunarak, en azından bir pozisyon işaretlenmesi yapmadan gerçekleştirmeliyiz.” ihtarını yaptı.