CDU’da Laschet dönemi

admin

Administrator
Yetkili
Admin
Global Mod
25 Eyl 2020
34,083
0
36
CDU’da Laschet dönemi
doctype html>
CDU’da Laschet dönemi

Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Armin Laschet, ılımlı göçmen politikasını da savunuyor.

Almanya’da iktidarın büyük ortağı Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Kongresi’nde, partinin yeni genel başkanı dün belirlendi. 3 adayın yarıştığı kongrenin ikinci turunda 991 delegenin 521’inin oyunu alan isim Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Armin Laschet oldu. İlk turda, partinin sağ kanadının desteklediği Friedrich Merz, Laschet’ten 5 oy daha fazla aldı. Ancak yeni genel başkan, tüzük gereği ilk iki sıradaki adaylar arasında yapılan yeni tercih sonucunda belirlendi.

Konuşmasında, aşırı sağcı parti AfD ile koalisyon yapmayacağını söylemek zorunda kalan Merz’in, son dönemde bu partiye giden oyları geri getirebileceği ancak bu sefer de merkez oyların Yeşiller Partisi’ne gidebileceği konuşuluyordu. İki sene önceki seçimlerde de Başbakan Angela Merkel’in desteklediği Annegret Kramp-Karrenbauer karşısında kaybeden Merz, yönetimin göçmen politikasına karşı çıkışlarıyla tanınıyor. Türkiye’nin AB üyeliğine de karşı çıkıyor ve genişletilmiş ekonomik bölge üyeliği ile yetinilmesi gerektiğini savunuyor.

Laschet ise Merz’in aksine oldukça ılımlı ve göçmenlere karşı önyargılı olmayan bir siyasetçi. Almanya’daki Türklerin yoğun olarak yaşadığı KRV Eyaleti’nin Başbakanı Laschet, daha önce de aynı eyalette göçmenlerle iç içe çalışma gerektiren Uyum Bakanlığı görevini üstlenmişti. Her ne kadar, kürtaj karşıtlığı gibi bazı konularda koyu Katolik görüşleri olsa da aşırı sağcıların ona taktığı “Türklerin Armin’i” lakabı, ılımlı bir isim olduğunu gösteriyor. Eski bir gazeteci ve danışman olan Laschet, Türkiye’nin sadece iktidar partisinden ibaret olmadığını savunuyor ve AB müzakere sürecinin devam ettirilmesinden yana.

BAŞBAKANLIK KESİN DEĞİL


Laschet’in genel başkan seçilmesi, eylül ayında Merkel’in yeniden aday olmayacağı genel seçimlerde başbakan seçileceği anlamına gelmiyor. Almanya’da CDU’nun dışında bir de Hıristiyan Birlik Partisi (CSU) var. Bu parti, sadece Bavyera eyaletinde aktif ve diğer eyaletlerde seçime girmiyor. CDU ise Bavyera dışındaki tüm eyaletlerde seçimlere katılıyor. Bu iki kardeş parti, federal hükümetin birlikçiler kanadını oluşturuyor ve şu anda sosyal demokrat SPD ile birlikte iktidardalar. Bu hafta seçim olsa CDU-CSU blokunun yüzde 37, sol liberal Yeşiller’in yüzde 20, SPD’nin yüzde 15, aşırı sağcı AFD’nin yüzde 10 ve sosyalist Sol Parti’nin yüzde 8 oy alması bekleniyor. Bu durumda CDU-CSU ile Yeşiller veya SPD tarafından kurulacak bir koalisyon, mecliste çoğunluğu sağlamaya yetiyor. Ancak, CDU genel başkanı, otomatikman başbakan adayı olmuyor. Partide başbakan adayı, ayrıca CSU ile birlikte belirleniyor. CDU içinde popüler olan Sağlık Bakanı Jens Spahn ve CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de şansölyelik için öne çıkan isimler.

CDU kongresi internet üzerinden gerçekleştirildi ve delegeler oylarını bu şekilde kullandı. Şimdi, seçim sonuçlarının mektuplarla onaylanması gerekiyor. Ancak çok az oy farkı olmasına rağmen, diğer adaylar Laschet’i tebrik ettiler ve birlikte çalışmaya hazır olduklarını belirttiler.

DAR GELİRLİYE DEĞİŞEN YOK


Parti kongresinde her ne kadar aşırı sağ ile arasında mesafe olan bir isim kazanmış olsa da bu durum, Almanya’daki dar gelirliler açısından çok fazla bir değişikliğe neden olmayacak. Korona krizi nedeniyle milyonlarca kişinin kısa çalışmaya geçmek zorunda kaldığı, yüz binlerce kişinin işini kaybettiği ülkede, 3 adayın da bu konularda yapıcı önerileri yoktu. Ekonomide rekorlar kıran Almanya’da, gelir dağılımındaki adaletsizliğe bağlı olarak kiraların ve emlak fiyatlarının yüksekliği, emeklilerin ancak sosyal yardımlarla ayakta kalabilmesi, 289 bin evin

elektriğinin faturalar ödenemediği için kesilmiş olması, 1.5 milyon kişinin aşevlerinden gıda alması gibi önemli sorunlar var. Merkel, bu gibi konularda adım atmasa bile, ekonomideki genel başarısı, sempatik tavırları, mütevazı yaşamı (hâlâ meclisin yakınlarında bir apartman dairesinde kiracı olarak oturuyor) ve dürüst kişiliği ile insanlara kendini sevdirebilmişti. Görevinden kendi tercihi ile ayrılmasa, gerek CDU genel başkanı, gerekse başbakan seçilmesi hiç de zor değildi. Bakalım Laschet, onun boşluğunu doldurabilecek mi?

Oktan Erdikmen

Lütfen sizde bu eserle ilgili görüşlerinizi yazınız arkadaşlar, bilgi paylaştıkça çoğalır.