Dijital kanıt: AB Parlamentosu e-delil yönetmeliğini onayladı
Salı günü, Avrupa Parlamentosu sınır ötesi koruma ve elektronik delillerin açıklanmasına ilişkin iki yasayı büyük bir çoğunlukla kabul etti. AB Konseyi ve Parlamentosu 2018’den beri bu konuyu tartışıyordu. Adalet Komiseri Didier Reynders Salı günü Meclis’te yaptığı açıklamada, o zaman bile tüm soruşturmaların yüzde 85’inin şüphelinin iletişim verileri gibi elektronik izler içerdiğini söyledi. Bugün daha da fazlası var.
AB Komisyonu ve Konseyi, icra eden ülkedeki veri sorgularının daha fazla kontrol edilmesi gerekmeyeceğini savunmuştu. Bu, sağlayıcıların olası kötü niyetli taleplerin yasal incelemesini yapmak zorunda kalacakları anlamına gelir. AB Parlamentosu’nun önde gelen içişleri komitesinde raportör olan Birgit Sippel (S&D), ilgili sağlayıcının genel merkezindeki yetkililerin şu anda kabul edilmiş olan uzlaşmaya katılmasını bir başarı olarak değerlendiriyor.
Sağlayıcının ülkesindeki yetkililerin, özellikle trafik ve içerik verileri sorgulanırken yetkisiz sorguları veya düzenleme kapsamına girmeyen sorguları on gün içinde durdurması gerekmektedir. Cezai suçların listesi, terörizm ve dolandırıcılıktan (en az üç yıl hapis cezası) herhangi bir bilgisayar suçuna; ikincisi durumunda, devlet yardımı yeterlidir. Sağlayıcı, bu süre içinde inceleme makamından herhangi bir haber almazsa, o ana kadar saklanan verileri teslim etmelidir. Bildirimin IP adresleri ve envanter verileri için askıya alma etkisi yoktur.
Diktatörlerin uzun kolu mu?
Parlamento, yetkililerin daha fazla kontrol yapmak zorunda olması gerektiği konusunda Konsey’i ikna edemedi. AB Komisyonu’nun hukukun üstünlüğü ve Avrupa temel haklarının ihlali nedeniyle aleyhinde işlem yürüttüğü ülkelerden gelen soruşturmalardan sonra bile, inceleme zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda, bir sağlayıcının verileri yalnızca kendi ülkesindeki yetkililerin “açık onayı” sonrasında iletmesi gerekir. Ancak aynı zamanda, “bu özel hüküm saklı kalmak kaydıyla”, herhangi bir şey duymaması halinde “derhal doğrudan veriyi veren makama veya kolluk kuvvetlerine” iletmelidir.
Avrupa sivil haklar örgütlerinin çatı örgütü EDRI, örneğin yalnızca güvenlik emirleri için bildirimde bulunma zorunluluğu olmadığından şikayet ediyor. EDRI uzmanı Chloé Berthélémy, “Şimdi kabul edildiği şekliyle, amaçlandığı yerde bildirim etkisiz kalıyor” dedi. Polonya veya Macaristan gibi ülkelerde yargı, kendilerini eleştirenlere karşı harekete geçmek için e-delil olanaklarını kullanabilir. “Örneğin, Slovakya’ya kaçan ancak ülkesinde hâlâ aktif olan bir Macar gazeteci, Alman servis sağlayıcısıyla yapılan bir sorgunun hedefi haline gelebilir.”
Sippel, vatandaşların yasa dışı erişime karşı, yani sorgulayana ve ayrıca düzgün kontrol etmeyen devlete karşı dava açabileceğini vurguladı. Gazeteciler, sağlayıcı ve sivil haklar dernekleri bundan memnun değil. EDRI, eko derneği ve diğer on kuruluş ve dernek, mevcut engeller göz önüne alındığında olası yasal savunmanın çok zayıf olduğunu açıkladı. Sır sahipleri, muhbirler veya gazeteciler ve onların kaynakları veri sorgularının hedefi haline gelebilir. Ayrıca, e-delil paketinin, ABD ile bir anlaşma için ABD ile devam eden müzakereler için bir plan olarak iyi standartlar belirlemeyeceğinden de korkuyorlar.
Son engel olarak sağlayıcı
EDRI, eco ve ortaklarına göre, önerilen düzenleme üye devletlerde artan siyasi baskı riskini ve hukukun üstünlüğünün bazen içler acısı durumunu dikkate almıyor. Eco, “Sonuç olarak, Almanya merkezli şirketler, takip edilen suç Almanya’da cezai bir suç olmasa bile, verileri diğer AB üye ülkelerindeki soruşturma makamlarına teslim etmek zorunda kalabilir.” Bilgilerin ve kişisel verilerin ön adli inceleme olmaksızın açıklanması, dijital hizmet sağlayıcısını “kullanıcılarının haklarının ne ölçüde korunduğunu veya bu ülkede alışılagelmiş bildirim gerekliliklerini” değerlendirmeye zorlar.
Haberler online tarafından sorulduğunda, eco yönetim kurulu üyesi Klaus Landefeld, AB’de kolluk kuvvetleri ve soruşturma makamları arasındaki daha iyi doğrudan işbirliğinin kullanılmamasına üzüldü: “İnternet endüstrisi, sınır ötesi adli işbirliğini güçlendirmek için çalıştı. Temelde, Almanya’da, kısa süre sonra E-Delil Yönetmeliği müzakereleri başlamadan önce bu, adli yardım taleplerinin soruşturulması için belirli mahkemelerin merkezi irtibat noktası olarak atanmasıyla uygulanıyordu, ancak bu sistem, E-Delil Yönetmeliği ile büyük ölçüde ortadan kalktı, çünkü yalnızca üçüncü ülkeler için hala geçerli.”
Sağlayıcının bakış açısından tek olumlu şey, veri gereksinimlerinin gelecekte standartlaştırılması gerekeceğidir. Landefeld, bu nedenle, “farklı AB üye devletlerinden tek tip soruşturmalarla karşı karşıya kalma umudu var” dedi.
Birleşik sistem
Yönetmelik yürürlüğe girdiğinde AB Komisyonu, üye devletler tarafından üç yıl içinde yetkilendirilen yetkililerin listelerini içeren bir bilişim platformu kurmak istiyor. Ek olarak, tüm veri alışverişi de onun üzerinden yapılmalıdır. Sağlayıcılar ayrıca mevcut sistemlere uygun arayüzler sağlamalıdır.
Korsanlar Parlamento Üyesi Patrick Breyer, çevrimiçi olarak tek tip bir platform şansını değerlendirmeye dikkat çekti. “mailbox.org’un kamuoyuna açıkladığı gibi, veri sorgulama için mevcut prosedür terk edilmiş durumda. Bilgilendirme sürecinde, en hassas kişisel veriler talep ediliyor veya e-posta ile şifrelenmemiş olarak iletiliyor. Bu bağlamda, bir elektronik bilgi süreci bir gelişim.”
Yine de Breyer, Yeşiller Grubu ve Avrupa Parlamentosu’ndaki sol pakete karşı oy kullandı. Standartlaştırılmış sorgu, istenen verilerin kullanımını kolaylaştırabilir. Temel olarak Breyer, veri sorgularının kısıtlanmamasından ve her bir bireysel eylem için zorunlu bir yargı kararı olmamasından rahatsız. Breyer, şüphelilerle ilgili verilerin “istek üzerine” sınırlar ötesinde de hızlı bir şekilde saklanabileceğine inanıyor. “Yurt dışından verilere fiilen erişim, yalnızca benzer bir Almanya örneğinde buna izin verilmesi ve sorumlu adli makamların da kabul etmesi durumunda gerçekleşmelidir.”
(uygulama)
Haberin Sonu